Jean Paul Sartre – Bulantı

e-kitap indir
Bulantı Kitap Kapağı Bulantı
Jean Paul Sartre
Can Yayınları
260

20. yüzyılın önde gelen aydınlarından Jean-Paul Sartre, romanları, oyunları ve düşünce yazılarıyla varoluşçuluk düşüncesini olduğu kadar bütün bir yüzyılı da derinden etiklemiştir. Bulantı, 20. yüzyılın en etkili düşünürlerinden Jean-Paul Sartre'ın ilk romanı. Bireyin kökten özgürlüğünü vurgulayan varoluşçu akımın sözcülüğünü üstlenen Sartre, adını 1938'de yayımlanan bu romanıyla duyurmuştu. Günlük biçiminde yazdığı bu kitabında, romanın kahramanı Roquentin'in dünya karşısında duyduğu tiksintiyi anlatıyordu. Bu tiksinti yalnızca dış dünyaya değil, Roquentin'in kendi bedenine de yönelikti. Kimi eleştirmeler romanı hastalıklı bir durumun, bir tür nevrotik kaçışın ifadesi olarak değerlendirdilerse de, Bulantı, yansıttığı güçlü bireyci ve toplum karşıtı düşüncelerle, sonradan Sartre'in felsefesinin temellerini oluşturacak birçok konuya yer veren özgün bir yapıttı. "Varoluş"la yüz yüze gelen Ronquentin'in geçirdiği değişimi anlatan Bulantı, varoluşçuluğun kült kitaplarından biri oldu. 20.yüzyıl roman sanatında da önemli bir yeri olan bu kitabı, Selahattin Hilav'ın usta işi çevirisiyle sunuyoruz.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Jean Paul Sartre – Varoluşçuluk

e-kitap indir
Varoluşçuluk Kitap Kapağı Varoluşçuluk
Jean Paul Sartre
Say Yayınları
128

Varoluşçuluk nedir?
Bugüne değin çeşitli yanıtlar verilmiş bir sorudur bu. Sözgelişi, Weil'e göre varoluşçuluk bir bunalım, Mounier'ye göre umutsuzluk, Hamelin'e göre bunaltı, Banfi'ye göre kötümserlik, Wahl'e göre başkaldırış, Marcel'e göre özgürlük, Lukacs'a göre idealizm, Benda'ya göre usdışılık, Foulque'ye göre saçmalık felsefesidir.
Bir dönem, slogancı gençliğin peygamberi ve ‘varoluşçu papası' sayılan J.-P. Sartre'a göreyse, varoluş, insanda, ama yalnız insanda, özden önce gelir. Bu demektir ki insan önce vardır; sonra şöyle ya da böyle olur. Çünkü o, özünü kendisi yaratır. Nasıl mı? Şöyle: “Dünyaya atılarak, orada acı çekerek, savaşarak yavaş yavaş kendini belirler. Bu belirleme yolu hiç kapanmaz...”
Asım Bezirci'nin çevirip yayıma hazırladığı bu eser her kuramda, her inanda farklı karşılıklar bulan bir felsefenin temel metnini (Varoluşçuluk Bir İnsancılıktır / Sartre) ve bunun yanı sıra Gaeton Picon ve Laffont Bompiani' nin Varoluşçuluk'a ilişkin incelemeleriyle P. Naville'in Sartre'la yaptığı konuşmayı içeriyor.


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Jean Paul Sartre – Sartre Sartre'ı Anlatıyor

e-kitap indir
Sartre Sartre'ı Anlatıyor: Filozofun 70 Yaşındaki Otoportresi Kitap Kapağı Sartre Sartre'ı Anlatıyor: Filozofun 70 Yaşındaki Otoportresi
Jean Paul Sartre
Yapı Kredi Yayınları
79

Filozofun 70 Yaşındaki Otoportresi Michel Contat ile Söyleşi
Michel Contat: Genç aydınların sizi daha çok okumalarına, sizi hakkınızdaki yanlış fikirlerle tanımalarına hayıflanıyor musunz?... Jean-Paul Sartre: Bunun, benim açımdan hayıflanacak bir şey olduğunu söylüyorum. M.C.:Sizin açınızdan mı, onların açısından mı? J-P.S.:Doğrusunu söylemek gerekirse, onların açısından da. Amam bunun bir dönem olduğunu düşünüyorum.
Tadımlık
Önsöz
İnsanlık tarihinde, Sokrates'ten sonra ve günümüze değin, Jean- Paul Sartre kadar popüler olmuş başka bir filozof yoktur. Popülerliğin, doğallıkla kitleleri, yani felsefe jargonunda "sokaktaki adam" diye anılan sıradan insan yığınını ve de politikayı çağrıştırdığı düşünüldükte, "popüler" sıfatı olumsuz bir nitelendirme sayılabilir, bir filozof için... Sartre'ın kendisi de, bu popülerliğe, felsefesinin tam ve dosdoğru kavranmasından çok, yanlış, eksik ve yalapşap yorumlanmasıyla beslenen bir yaşama anlayışının, dünya üzerinde ve dünyaya karşı bir konumlanış etiketinin ("budalaca" diye nitelediği varoluşçu etiketi) yol açtığını gördüğü oranda, bundan rahatsız oldu. Ancak, onu çağımızın en popüler figürlerinden biri haline getiren asıl şeyin, başkaları tastamam kavramasa da, tastamam felsefesinin izdüşümü olan politik tavır alışları, yaşadığı dönemde insanoğlunun, olumlu olumsuz, bütün edimleri karşısında gösterdiği olağanüstü duyarlılık ve somut tepkileri olduğunu da, hiç şüphesiz herkesten iyi biliyordu. Sözcükler'de söylediği gibi, "Elde avuçta da, cepte de bir şey olmaksızın, çalışma ve inançla" çıktığı yolda yarattığı yapıtının, onun hem bilinçle hem de çocukluk özlemlerine uygun olarak seçtiği çift yönlü felsefe ve edebiyat olarak gelişimi, filozofu değil ama filozofun felsefesinin ileride daha da iyi anlaşılacağına inandığım felsefece önemini maskeleyegelmiştir: romanlarının, öykülerinin, tiyatro yapıtlarının, bir ölçüde de politik ve eleştirel denemelerinin alışılmadık tonunu, çarpıcılığını, yarattıkları skandal duygusunu; özgürlüğü insanın ontolojik yapısına eklemlediği ve böylece insana, Marx'ın öngöremediği bir boyutta dönüştürmeci olanaklar ve açmazlar yaratan (yani varoluşunu olanca somutluğu ve gerçekliği içinde sırtına yükleyen) felsefece yapıtının çetinliğine yeğlemek, çoğunlukla, insanların daha kolayına gelmiştir. Bu tümceleri yazan ben, kendim de bu kolaycılığı yeğleyenlerden biriyim bir bakıma. İki temel yapıtı, Varlık ve Hiçlik (?) ile Diyalektik Aklın Eleştirisi'ni, 1963'den beri bitirmeyi başaramamam, bunun kanıtıdır. Yine de bu açığı kapatabilecek iki şansa sahip oldum: Sartre'ın felsefesini, fragmanlar halinde de olsa, temel metinlerinin belli bölümleriyle yetinerek de olsa onun dilinden, Fransızcadan öğrenebilmek; ve asıl, felsefeyi, "la morale existentialiste est la plus dure de toutes les morales" ("varoluşçu ahlak, ahlakların en katısıdır") diyebilen bir katolik papazının (*) olağanüstü eğiticiliğiyle tanıyıp, sevmek... Bizim kuşağın "varoluşçulukla" tanışıp allak bullak olduğu dönem, ülkemizde, "sol"un da hızla yükselişe geçtiği, marksist literatürün, eksik-artık, kitapçı vitrinlerini lebalep doldurduğu zaman kesitiyle içiçedir. Türkiye'nin bilinen koşullarında, insanlar, en başta da gençlik, Sartre'ı okumaksızın Marx'ı seçti (tıpkı Hegel'i, Nietzsche'yi, Kant'ı okumadan, okuyamadan Marx'ı seçtiği gibi). Belki eğitildiğim lisede zihinlerimize kazınan kartezyen düşünce alışkanlıklarının etkisiyle, Sartre'dan hiç kopamadım ben... 1964 veya 1965 yıllarında, bir yaz günü; lise arkadaşım, dostum, şimdi hukuk felsefesi profesörü olan Niyazi Öktem'le, Cağaloğlu'ndaki "de" yayınlarının kapısını çalıp, Memet Fuat'ın karşısına, "Biz, L'Etre et le Néant'ı çevireceğiz, basar mısınız?" diye dikilekoduğumuzu anımsıyorum. Memet Fuat, o dingin ciddiyetiyle bize bir tek şey sormuştu; kitabın adını nasıl türkçeleştireceğimizi!.. Bu yüzden yukarıda Varlık ve Hiçlik'i anarken, yanıbaşına bir soru işareti ekledim: Varolmak'tan (exister) söz eden bir felsefe yapıtında, hem "olmak" fiilini hem de o fiildeki eylemi taşıyan şeyi ifade eden "être" sözcüğünü, "varlık" sözcüğüyle çevirmek ne ölçüde doğrudur? Bununla beraber Sartre'ın temel felsefe metinlerinin çevrilebileceğine inanmayı sürdürüyorum. Daha geçenlerde, Kant'ın, hiç de daha az çetin olmayan, Kritik der reinen Vernunft'u "İdea" yayınlarından çıkmadı mı? Biz, "Yapı Kredi Yayınları" olarak Hobbes'un Leviathan'ını yayımlamadık mı, vb? Sonuçta felsefece kavramlar, dilimizde karşılıkları yokmuş gibi görünseler de, onlarla iş gördüğümüz ölçüde bizim dilimizde de olacaklar, bütün güçlüğüne karşın onları eğip bükebildiğimiz, kullanabildiğimiz ölçüde bizim dilimizde de türeyip, üreyebileceklerdir. Elinizdeki metin, bir Sartre metni değil. Filozofun, 70 yaşında, güvendiği bir yazarla yaptığı upuzun bir söyleşi çerçevesinde giriştiği bir hayat muhasebesi. Kanımca önemi de buradan geliyor. Muhasebe, yalnızca çağımızın bu en önemli figürünü zaafları ve güçlülükleriyle, insan yönüyle ortaya koymakla kalmıyor, ama felsefece düşüncesinin ipuçlarıyla birlikte, politik angajmanlarının, temelde hep tutarlı kalmış olan evrimini de, o felsefece düşünceye koşut olarak gözler önüne seriyor.
Turhan Ilgaz


!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir

Jean Paul Sartre – Duvar

e-kitap indir
Duvar Kitap Kapağı Duvar
Jean Paul Sartre
Can Yayınları
221
Varoluşçuluk'un babası sayılan Jean-Paul Sartre (1905-1980) Aydınlanma Çağından bu yana çağının tanığı ve bilinci (vicdanı) olabilmiş, edebiyata, felsefeye ve politikaya ilişkin görüşleriyle çağını etkilemiş, tartışmalara yol açmış ender bir yazar. Duvar'da yazarın beş öyküsü yer alıyor. Kitaba adını veren Duvar adlı öyküde, Frankocular tarafından ölüme mahkum edilen bir cumhuriyetçinin direncini yitirip bir arkadaşını ele verişi; Oda'da kocasının deliliğini paylaşmaya çalışan Eve'in çabaları, çağcıl Erostrates'te kalabalığın üzerine ateş ettikten sonra teslim olan Paul Hilbert'in gerçeküstücü eylemi; Gizlilik'te iktidarsız kocasını daha erkeksi biri için terk eden `soğuk' bir kadının öyküsü ele alınıyor. Son öykü Bir Yöneticinin Çocukluğu'nda ise bir sanayi yöneticisi olmaya hazırlanan Lucien'in cinsel gelişimine koşut olarak düşünsel bunalımları işleniyor. Bunalımlar çağı olmak özelliğini sürdüren yirminci yüzyılı ve onun insanını tanımak için Duvar vazgeçilmez bir kitap.

!!! KIRIK LİNK BİLDİRİM FORMU !!!

e-kitap indir