Büyü uzun zamandır dünyada, onu kullananlarda ve onları avlayanlarda. Onları görmemeniz orada olmadıkları anlamına gelmez. Hepsi insanoğlu gelişmeye başladığında Mhir adlı bir gezegenden gelmişti. Teknolojileri, teolojileri ve büyüleri vardı, bizimse sadece deri zırhlarımız ve bronz kılıçlarımız. İlk kurdukları koloni Atlantis oldu.
Yeni ve bakir olan bir dünyada tek güç, tek hükümdarlardı. Pek çok yerde varlıklarının kanıtlarını bıraktılar; yüksek piramitler. Ancak gücü herkes kaldıramaz. Zamanla büyünün gücüne sahip büyü efendileri tiranlaştılar. Elbette hepsi değil ama tiranlar kendileri anıtlara, kitaplara, şarkılara yazdırdılar. Bazılarının adları bu gün bile anılır.
Zeus, Poseidon, Apollo, Ra, Nemesis, Amaterasu... onların her biri kadim büyücülerdi. O kadar güçlenmişlerdi ki deri zırhlı, bronz kılıçlı biz sefillere karşı tanrılıklarını ilan ettiler. Onlar ışığın ve kutsallığın simgesiydiler. İnsanlık onları sevdi, onlardan korktu, onlardan nefret etti, onlara taptı. Tıpkı her tanrıya yaptıkları gibi.
Gerçeği bilen ve hatırlayanlar zamanla tiranlara karşı fısıldadılar, itaatsizlik ettiler ve sonunda Karaadamları kurdular. İlk ve en gizli tarikatı. Tek amaçları bu yalancı tanrıları gösterişli tahtlarından indirmekti. Fakat Karaadamlar o kadar güçlü değildi. Her denemeleri acımasızca durduruldu. O kadar çok kayıp verdiler ki saklanıp, beklemek zorunda kaldılar.
Sonunda bir gün şansları döndü. Geldikleri geçidin diğer tarafında büyük bir savaş başladı ve evleriyle tek bağlantıları olan geçitler o gün kapandı. Bu kapı hem eve dönüş yolu, hem de büyü güçlerinin kaynağıydı. Tahmendar Geçitlerinin bu tarafında kalan koloniler unutuldu. Büyü gücü kullanılarak yapılan ilk koloni Atlantis Dünyanın ilk aldığı intikamdı. Sular altına gömülürken artık herkes tanrıların gücünün tükendiğini biliyordu.
Tanrıcılık oynayan büyücülerin gücü kalmayınca artık yeni tanrılar altın ve bronz olmuştu. Tanrıların köleleri olan biz zavallı ölümlüler kaçınılmaz olarak isyan ettik. Pek çok tanrı ellerimizde ve kılıçlarımızla öldü. Ancak bir o kadarı kaçtı.
Kaçanlar gizlendiler, peşlerine öfkeli insanlar ve eğitilmiş katiller olan Karaadamlar vardı. Bu kovalamaca binlerce yıl sürdü. Büyücüler dünyada eser miktarda var olan güçle büyü yapabiliyorlardı. Bu gücü kendilerini gizlemek için kullanırken yeniden güçlenmenin bir yolunu buldular; Ekonomi.
Büyücüleri avlamak için kurulan Karaadamlar da tıpkı büyücüler gibi evrimleşti. Vatikan’a katılan Karaadamlar orta çağda binlerce insanı “cadılık” veya “büyücülük” nedeniyle yok etti.
Şimdi cep telefonu ve uyduların zamanında, kör bir kahin son nefesinde, son bir kehanette bulundu. “Kaderin ikizleri gelecek ve kapılar yeniden açılacak. İşte bu büyünün yükselişi, medeniyetin çöküşü olacak...”
Kış Çağı Serisi büyücülerin dinmeyen tanrı olma arzusuyla başlattıkları afet dönemini ve Tahmendar Geçitlerinin açılmasını anlatır. Kaderin olayları yaratışı tek bir çizgiden, tek kişinin ayak izlerinden olmaz. Binlerce küçük olay, binlerce küçük yaşam birleşerek büyük bir dalga oluşturur.
Bu hikayede bir FBI, bir Ordu İstihbarat, bir CIA ajanının, bir yetimhanede eğitim gören gençlerin, askerlerin, gazetecilerin ve katillerin kader döngüsü içindeki yerlerini okuyacaksınız. Tıpkı fırtınada oluşan bir hotum gibi birbirleri etrafında dönecek ve fırtınaya katılacaklar ve siz adım adım o fırtınaya sürükleneceksiniz. Ta ki şafağa dek.
Kİtabın Tamamını E-Kitap Oku
