E-Kitap Arşivi | Epub indir,Ücretsiz E-Kitap İndir
Bir grup e-kitap dostu tarafından oluşturulmuş geniş bir arşive sahip ücretsiz epub e-kitap indirme sitesidir.
Ben Velet-Paçoz Kuzi'nin İntikamı 
Dünyayı,hiç bir uzaylının günlüğünden okudunuz mu?Velet bir uzaylıdır ama uzaylılar içinde en geveze olanıdır.Dünya ve özellikle Türkiye hakkında günlük yazmaya karar verir.Kuzi ile maceradan maceraya koşarlar.
Eğlence sizi bekliyor.
Kitabın Tamamını E-Kitap Oku
Bir Baba İle Kızının Cinlere Karşı Savaşı 
“Saklamalıyım Seni” adlı ilk kitabımı lise öğrencisi iken, hafta sonları Balıkesir Atatürk parkının eski halinde duvara koyarak satmaya çalıştım. Fotokopi kâğıdından biraz kötü bir şeydi. Ama yine de ben yazmıştım ve lise öğrencisiydim. Başarı kabul ettim kendime .”Saklamalıyım seni “1999 basımıydı. 2010 senesinde ikinci kitabım olan “Yangın Yeri” adlı şiir kitabımı yankı yayınlarından basımını gerçekleştirdim. Olağan üstü bir şey olacak gibi geliyordu bana ilk günlerde. Gökten yıldız filan düşmesini bekliyordum sanırım. Göktaşı da idealdi o vakitler, ülkemizce modaydı .”Yangın Yeri”ni bence çok abartım, ama benden fazla abartanlar da oldu. Lise ve dengi iki okulda söyleşiye davet edildim. Bir kaç imza günü düzenlendi, şahsi olarak bir sefer imza düzenledim. Kaldırımda imza günü diye yerel bir gazetemiz manşet yapmıştı. Gerçekten de kaldırımdaydı imza günü , bir masa , elli küsur sayıda kitap ve ben .Şimdi sırada “ #Garipçi’ den Öfkeli Şiirler Antolojisi “var . “ #Garipçi’ den Öfkeli Şiirler Antolojisi “inde çizgimin çok fazla değiştiğini fark ettim.Bunu sizde fark edeceksiniz. Aşk hep çiçek, böcek arasındaki ilişki düzeyinde gelişmez.Nefret duygusu size öfkeyi verir. Bu öfke tabi insanı şair etmez.Hep alışılmış şeyler yazılacak diye bir şart, bir sözleşme yoktur Şairlikte.#Garipçi’ den Öfkeli Şiirler Antolojisi’nde neden şiirler de başlık kullanmadığımı merak etmemişseniz bile, ben açıklayacağım.Şiirlerde başlık kullanmak bir sonraki sayfada ki şiir ile o an okuduğunuz şiir arsında ki bağlantıyı koparır. Sürükleyici olması için başlık kullanmayı tercih etmedim.İyi okumalar Dilerim.
Kitabın Tamamını E-Kitap Oku
Boş Şehirden Yansımalar Bu hikayede uyandığında kendisini okyanusun ortasında devasa platformların üzerine inşa edilmiş ütopik bir şehir olan Anya'da tek başına bulan Ozan'ın maceralarını okuyacaksınız.
Hayatını anlamsız ve her konuda başarısız hisseden bir karakterin bakışından ailenin, aşkın, dostluğun kıymetini fark etmesini ve esas değerli olanın yaşarken edinilmiş olan anılar olduğunu göreceksiniz.
Şehidin Emaneti BursAnkara Size eşsiz bir kardeşlik hikâyesi anlatacağım.
Bu hikâyenin içinde benim hayatım da var. Hayatımın içindeyse biraz yalnızlık, çokça kalabalık; biraz neşe, çokça hüzün; biraz öfke, çokça sevgi… Azıyla çoğuyla herkesin hayatında olduğu gibi.
Sonra kardeşim Fehmi var. Ben ne kadar varsam, o da o kadar var.
Dostlarım var. Bursa’dakiler, Ankara’dakiler. Birlikte büyüdüklerim, birlikte sevdiklerim…
Bursaspor’um var. Yeşiliyle, beyazıyla, ruhuyla, inadına sevenleriyle kendine meftun eden ve dinlenir bir hikâyem varsa bunun asli sebebi olan Bursaspor’um…
Ankaragücü’m var. Kalbimdeki yeşil ve beyazın yanına sarıyla laciverdi de katan, gönlümü genişleten Ankaragücü’m...
Teksaslılar var, Güçlüler var. Futbol denen tatlı zehri yıllar yılı beraber içtiğimiz, var oluşlarının sebebi olan isyan ruhuyla hayatın her türlü güçlüğüne karşı dimdik durabilmeyi öğreten, gönüllerini pazara çıkarıp rastgele sevdalara açmak yerine sadece iki çift rengin peşinde ömür tüketen kardeşlerim.
Bir de elimde olmadan sevdiklerime, dostlarıma ve her iki şehirdeki beni tanıyan, tanımayan renktaşlarıma yaşattığım derin mi derin bir acı var. Hem de bu hikâyenin en önemli rollerinden birinde.
Ben kim miyim? Benim adım Abdülkerim Bayraktar. Evet, size BursAnkara’yı ve onu yaratan hikâyeyi anlatacağım…
Gizlilik Yemini Annemin, babamı ve beni terk etmeden önce bıraktığı bu notu tekrar okudum. Babama göre annem Avrupa’ya gitmişti. Hatta bana Belçika’da olduğunu gösteren fotoğrafları göstermişti. Tabii bizi terk etmesi babamın suçuydu. Ama içimden bir ses annemin hiçbir zaman Avrupa’ya gitmediğini söylüyordu. Siyah saçlı, koyu kahverengi gözlü, oldukça parlak bir cilde sahipti. Köşeli burnu, hafif çıkık elmacık kemikleri ve zayıf bir yüzü vardı. Tabii bu 15 sene önceki haliydi. Adı Seher’di. Şimdilerde yaşıyorsa 60 yaşlarında olmalıydı. Annem bizi, ben 12 yaşındayken terk etti. Sebebi ise babamdı. Babam Halil, dedem Selim öldükten sonra kelimenin tam anlamıyla aklını yitirmeye başladı. Tüm vaktini depoda yalnız başına geçiriyor, benimle ve annemle ilgilenmiyordu. Annem nedenini biliyordu ancak bana söylemiyordu. “Sen anlamazsın.” Diyordu. Tek bildiğim teleskopla bir şeyler yaptığıydı. Oysa teleskoplar uzaya bakmak için değil miydi? Bir evin penceresi bile olmayan deposunda teleskopla ne yapılabilirdi ki? Bunu öğrenmem mümkün olmadı. Annemin yanına gelmesine izin veriyordu fakat benim gelmeme izin vermiyordu. Annem de gitmemi istemiyordu zaten.
İleri teknoloji ve yetersiz kanunları nedeniyle gizli bir medeniyet açığa çıkma tehlikesiyle karşı karşıya gelmiştir. Yardımlarına koşacak kişi ise herşeyden habersiz öğretmen Ayaz ve sahip olduğu antik bir anahtardır.