İletişim Yayınları
352
E-Kitap Arşivi | Epub indir,Ücretsiz E-Kitap İndir
Bir grup e-kitap dostu tarafından oluşturulmuş geniş bir arşive sahip ücretsiz epub e-kitap indirme sitesidir.
Bu seçkidekiler benim en beğendiğim, en güzel, en sevdiğim yapıtlarım mı? Böyle bir savda bulunamam. Ama bu seçkidekiler, en sevdiklerimden ve okurlarımın da seveceklerini umduklarımdan bir demettir.
Bu seçkiye kitaplarımdaki yazılarımdan beğeneceğinizi umduklarımı derleyip aldım. Yanılıp yanılmadığıma siz, okurlarım, karar verebilirsiniz.
Aziz Nesin'in yazdığı "Önsöz"den
Aldous Huxley, dünya edebiyatında "düşünce edebiyatı" denen türün başlatıcılarındandır. Huxley, koyunların tiroid guddelerinden Kızılderililerin totemlerine, fosforun yeryüzünden eksilmesinden Mozart müziğinin en ince ayrıntılarına kadar birçok konuda bilgi sahibi bir yazardır. Böyle bir yazarın romanlarında, düşüncenin, romanın öteki öğelerinden daha ağır basacağı besbellidir. Huxley'nin yarattığı kişiler, kendi görüşlerinin ya da düşüncelerinin birer sözcüsü gibidir çoğu zaman. O, bir elinde neşter, bir elinde not defteri, bir yandan yarattığı kişiler üzerinde ustaca ameliyatlar yaparken, bir yandan da bilimsel bir titizlikle notlar tutar. Bu arada yazarın büyük gözlem ve alay gücü de gözden kaçacak gibi değildir. Ses Sese Karşı'da, bir müzik parçasında çeşitli ezgilerin kaynaşması gibi birbiriyle kaynaşan çeşitli kişiler, çeşitli durumlar, çeşitli görüşler yer alır. Huxley'nin belki de en ünlü romanı olan Ses Sese Karşı'nın gerçek yeniliği, geleneksel romanlar gibi bir ya da iki kişi üstüne değil, birbirleriyle yakından veya uzaktan ilgisi ve her biri romancının gözünde aşağı yukarı aynı öneme sahip on beş-yirmi kişi üzerine kurulmuş olmasıdır. Bu kişilerin çoğu, can sıkıntısı içinde, neye inanacaklarını ve kendilerine hangi değerlere göre bir yön seçeceklerini bilmedikleri için bocalayıp duran, umudunu yitirmiş orta ya da üst sınıf aydınlarıdır. Ses Sese Karşı, düşünsel çerçevesi ve gözlem derinliğiyle, dünya edebiyatındaki toplumsal panorama romanlarının en ünlü ve önemli örneklerinden biridir.
Yayınlandığı günden itibaren tüm dünyada olağanüstü bir ilgi gören Algı Kapıları, ele aldığı konu bakımından benzersizdir. Huxley bu kült kitabında insan algılarının boyutlarını, görsel algıyı olağanüstü biçimde açan meskalin üzerinde özellikle durarak, onu bizzat kullanarak inceler; deneyimlerini müthiş bir gözlem gücüyle gerçeğe olabildiğince yakın, hatta zaman zaman onu aşarak betimler ve bize gerçeğin yeni bir boyutunu, bilincimizin, aslında bir şekilde hep bildiğimiz, ama pek göremediğimiz "karşı kutbunu", "öteki tarafını" gösterir; oraya geçmek için tarih boyunca kullanılmış farklı araçları, geliştirilmiş farklı yöntemleri anlatır. Dolayısıyla Algı Kapıları, resimden müziğe, bir kır manzarasından karanlıkta oynaşan ışıklara kadar birçok farklı araçla da ortaya çıkabilen farklı bir algı durumunun, yazarın deyimiyle "kendinden geçmenin" benzersiz bir analizini sunuyor. Gerek Algı Kapıları, gerekse yazarın daha sonra bunun devamı olarak yazdığı Cennet ve Cehennem, bu "kendinden geçme" halinin, gündelik yaşamın ötesindeki bir dünyaya açtığı kapılar üzerine yazılmış iki temel ve klasikleşmiş deneme...
"Boğaziçi Mehtapları gibi Boğaziçi Yalıları da rüya olmuş bir gerçeğin -zaman ve mekan içinde- tasviridir. Mehtaplar, Boğaziçi'nin birinci senfonisiydi; gümüş senfoni... Yalılar, Boğaziçi'nin ikinci senfonisidir; altın senfoni..." - Ruşen Eşref Ünaydın - İstanbul, Mayıs 1955- "Abdülhak Şinasi Hisar, bu ince ciltle Boğaziçi'nin bütün şiirini bildirmiş, bütün güzelliklerini anlatmış, bütün medeniyetini tarif ve icmal etmiş oluyor. Boğaziçi köyleri kadirşinas iseler, birer sokaklarına, sokaklarının hala en sessiz, en asude ve en rüyalı kalmış olanına Abdülhak Şinasi'nin ismini vermek üzere birbirleriyle yarışa girmelidirler." - Nahit Sırrı Örik - Türk Sesi, 8 Ocak 1988- Bugüne kadar dergilerde kalmış olan "Köprülüler Yalısı", "Yalıların Sonuncuları" ve "Bir Boğaziçi Yalısı Müzesi" başlıklı yazıların da eklenmesiyle, Boğaziçi Yalıları ilk kez bu baskıda tamamlanıyor.